Beslenme; büyüme, gelişme, sağlığı koruma ve geliştirme ve yaşam kalitesini yükseltmek amacıyla vücudun gereksinimi olan besin öğelerinin alınıp vücutta kullanılmasıdır. Yiyecek arama, yiyecek tüketimi ve besinlerin biyolojik süreçlerdeki kullanımı, bir canlının bedeniyle çevresi arasındaki ilişkinin önemli yönleridir. Alınan enerjiyle harcanan enerji arasındaki orantının, yaşamı sürdürme ve çoğalma bakımından önemli uyumsal sonuçları vardır.
Günümüzde uzun yaşam beklentisi sebebiyle hastalık yerine sağlığa odaklı hizmet ön plana çıkmaya başlamıştır. İnsan genomu, yaşam tarzı ve çevresel faktörlerlerle etkileşim sonucu, beslenme-gen arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmalar oldukça artmıştır. Genetik biliminde elde edilen gelişmeleri toplum ve bireylerin sağlığı üzerinde etkili müdahalelere dönüştürmeyi amaçlayan nutrigenetik uygulamaların, kronik hastalıkların önlenmesinde ve sağlıklı yaşlanma sürecinde önemi gittikçe artmıştır.
Sağlığı başarıyla sürdürebilmek için fizyolojik durum, sosyal, fiziksel ve ekonomik ortam, diyet bileşenlerinin seçiminde önemli rol üstlenir. Referans besin değeri, bir birey için uygun olabilirken başkası için besin yetersizliğine sebep olabilir. Bunun tersi de mümkündür. Farklı bireylerin aynı diyete verdikleri cevapların farklılıklar taşıdığı uzun süredir bilinmektedir. Doğuştan var olan metabolik bozukluklar dışında, genetik faktörlerin bu değişimdeki rolü yenidir.
Günümüz beslenme bilimi, diyet yoluyla bireylerin sağlık durumunu düzeltmeyi ve böylece toplum düzeyinde sağlık düzeyini geliştirmeyi ve hastalıkların önlenmesini amaçlamaktadır.
Besinlerin insan sağlığı üzerindeki etkilerinin araştırılması iki temel genetik bilimine dayanmaktadır. Bunlar, nutrigenomik ve nutrigenetik olarak adlandırılan genom ve diyet arasındaki ilişkilerdir.
Nutrigenomik: besinlerin genom ve gen ekspresyonuna etkisini inceleyen yeni bir bilim dalıdır.
Nutrigenomik, DNA ve genetik kodumuzun besin maddelerine ve miktarlarına olan ihtiyacımızı nasıl etkilediğini açıklar ve yaşam boyunca optimum sağlığımızı korumaya yardımcıdır.
Diyet-gen etkileşimi kurar ve diyetin faydalı veya zararlı sağlık üzerine etkilerini açıklamaktadır.
Diyetle ilişkili hastalık riskini etkileyen genleri tanımlamayı ve bu genetik yatkınlıkların altında yatan mekanizmaları çözmeye yardımcı olmayı amaçlamaktadır.
Genetik yapıya dayalı kişiye özel diyetin belirlenmesi, tip 2 diyabet, kanser, obezite ve kardiyovasküler hastalıklar gibi kronik hastalıkların etiyolojik perspektiflerini açıklığa kavuşturmada yarar.
Nutrigenetik ise genetik farklılıkların beslenme-hastalık ilişkisine etkisini araştıran bilim dalıdır.
Nutrigenetik, besinlerin; genom, proteom ve metabolomdaki etkisi üzerinde durur ve genetik varyasyonun diyet ve hastalık arasındaki etkileşim veya beslenme önerileri üzerindeki etkisini incelemektedir.
Genetik düzeyde kişiye özel diyetlerin bireysel farklılıklara bağlı verdikleri tepkileri araştırmayı kapsamaktadır.
Bu bireysel farklılıklar, gen seviyesinde değil, tek nükleotid polimorfizm seviyesinde olabilmektedir.
Bireylerin aynı besine verdikleri farklı tepkileri açıklığa kavuşturmayı sağlamaktadır.
Genomik analizler insanların %99’unun DNA düzeyinde eşit olduklarını ortaya koymasına rağmen, geriye kalan %1 kısımda görülen tek nükleotid polimorfizmler tüm morfolojik, fizyolojik, biyokimyasal ve moleküler farklılıkların oluşmasından sorumludur.
Genomik analizler insanların %99’unun DNA düzeyinde eşit olduklarını ortaya koymasına rağmen, geriye kalan %1 kısımda görülen tek nükleotid polimorfizmler tüm morfolojik, fizyolojik, biyokimyasal ve moleküler farklılıkların oluşmasından sorumludur
İnsan popülasyonlarındaki Tek Nükleotid Polimorfizmleri (TNP)'ler (Single Nucleotid Polymorhysm: SNP) diyet metabolik yanıtlarını değiştiri, ve hastalığın başlamasında risk etkisine sahiptirler.
TNP polimorfizm analizi, beslenmenin hastalık ve sağlık durumundaki rolünü moleküler aşamada araştırmak için güçlü bir araç sağlamakta, metabolik ve epidemiyolojik çalışmalarda dikkate alınması optimal diyetlerin tanımlanmasına katkıda sağlamaktadır.
Bireylerin Tek nükleotid polimorfizmlerine bakılarak hastalıklar arasındaki (Kanser, Obezite, Diyabet, Kardiyovasküler Hastalıklar, Nöral Tüp Defekti, Lösemi, Down sendromu, Spina bifida) ilişkiler değerlendirilmektedir .
Örneğin MTHFR polimorfizmleri, APO-B, APO-E,ACE, VDR genleri bu hastalıklarda önemilidir.
Merkezimizde, diyet uzmanlarının önerdiği testlere bakıldığı gibi, bireylere genetik danışma verilerek, klinik muayene yapılarak, Tek nükleotid polimorfizmlerine bakılarak, uygun diyet alması için diyetisyenlere yönlendirilmektedir
Hemen Bilgi Alın!