DÜNYA HEMOFİLİ GÜNÜ: 17 NİSAN
Dünya Hemofili Günü, her yıl 17 Nisan’da Dünya Hemofili Federasyonu’nun öncülüğünde dünya
genelinde kutlanmaktadır. Bu özel gün, hemofili ve diğer kalıtsal kanama bozuklukları hakkında dünya
çapında farkındalık yaratmayı ve farkındalığı arttırmayı amaçlar.
Hemofili Nedir?
Hemofili, vücutta kanın normal şekilde pıhtılaşmasını engelleyen, genetik geçişli bir kanama
bozukluğudur. Bu hastalıkta, pıhtılaşmayı sağlayan bazı özel proteinlerin (faktörlerin) eksikliği veya
yokluğu nedeniyle, yaralanma sonrası kanamalar uzun sürebilir veya kendiliğinden iç kanamalar
görülebilir.
Vücutta Kanama Kontrolu Nasıl Olmaktadır?
Kanama kontrolü “hemostaz” adı verilen bir sistem ile olmaktadır. Herhangi bir travma, kaza veya
cerrahi girişim sonrası oluşan kanamalar vücutta bulunan damar endoteli, trombositler ve
pıhtılaşma faktörlerinin birlikte çalışmasıyla kısa sürede durdurulur. Pıhtılaşma sistemi, pek çok
enzim yapısında protein içerir ve bu proteinlerin üretimi, genetik olarak kromozomlarımız üzerinde
bulunan özel genler tarafından kontrol edilmektedir.
Hemofili Tipleri Nelerdir?
Hemostaz sisteminde toplam 13 pıhtılaşma faktörü bulunmaktadır. Bu faktörlerden bazılarının
eksikliği hemofili hastalığına yol açmaktadır, bu faktörlerden;
Faktör VIII eksikliği → Hemofili A
Faktör IX eksikliği → Hemofili B
Faktör XI eksikliği → Hemofili C
Faktör FV eksikliği → Parahemofili
Hemofili Hastalığının Genetik Geçişi nasıldır?
Hemofili A ve Hemofili B hastalığına neden olan genler X-kromozomunda bulunduğundan bu hastalık
sadece erkek çocuklarında görülür, kız çocukları ise genellikle taşıyıcı olurlar.
Taşıyıcı bir Annenin erkek çocukları %50 hasta %50 sağlıklı, kız çocukları ise %50 Taşıyıcı ve
%50 sağlıklı olur.
Hastalık nadiren kız çocuklarında da görülebilir. Bu durum hem annenin taşıyıcı hem babanın
hasta olması durumunda veya Turner Sendromu denen (tek X kromozomu) özel genetik
durumlarda kadınlarda da görülür.
Ülkemizde Hemofili Hastalığının Sıklığı Nasıldır?
Ülkemizde Kalıtsal kan hastalıkları bildirimi zorunlu hastalıklardır. Hemofili hastalarına ilaç
yazılabilmesi için Sağlık Bakanlığı tarafından özel karne-reçete sistemi uygulaması vardır. Böylece tanı
konulan hasta Sağlık İl Müdürlüklerine bildirilmekte ve Müdürlükler bu hastaları kayda alıp özel
reçete-karne vermektedir. Bu nedenle ülkemizde sadece kayıtlı olan hemofili hastalarının sayısı
bilinmektedir. Hafif veya orta şiddetteki hastalarda kanama olasılığı az olduğundan bildirimi
yapılmamış hastalarda olabilmektedir. Ülkemizde yaklaşık 4000 civarında hemofili hastası vardır.
Hemofili Hastalığının Klinik Derecesi Nasıldır?
Normal bir kişinin kan plazmasının faktör düzeyi % 50-150 ünite arasındadır. Bu düzeyin azalmasına
göre hastalık şu şekillerde sınıflandırılır;
Hafif Tip: Faktör düzeylerinin %5-%25 arasında Hafif tip hemofili hastalığı denmektedir ve
ağır travmalar, cerrahi girişimler kanamalara neden olmaktadır.
Orta Tip: Faktör düzeyinin %1-%5 arasında olduğu olgulara da Orta tip hemofili denmekte
olup bu hastalarda ağır ve orta derecedeki travma ve cerrahi girişimler kanamalarla
sonuçlanmaktadır.
Ağır Tip: Hemofililerin yaklaşık yarısını oluşturan ve faktör düzeyinin %1’in altında olduğu
Ağır tip hemofililerde ise travma olmaksızın durup dururken bile (spontan) kanamalar
görülebilmekte ve pıhtılaşma proteinleriyle tedavi zaman almaktadır.
Hemofiili Hastalığı Hangi Belirtiler ile Ortaya Çıkar?
Doğumda; zor veya müdahale edilerek doğmuş çocuklarda morluklar ve bazen de kafa içi
kanamalar hemen görülebilmektedir.
Sünnet ve benzeri girişimleri izleyen kanamalara yol açabilmektedir.
Bebeklik döneminde; ağır tip hastalarda emekleme döneminde morarmalar, eklem yerlerinde
şişmeler, diş çıkarma dönemlerinde diş eti kanamaları, burun kanamaları görülür. Tüm olgularda
yaralanma ve travmalar kanamalara neden olabilir.
Çocukluk çağında; ise sıklıkla ayak bileği, diz, dirsek eklemlerinde veya çevresindeki kaslarda
kanamalar görülür.
Yetişkin yaşlarda; eklem sakatlıkların yanı sıra kalça ve omuz eklemi dahil olmak üzere tüm vücutta
kanamalar ve ağrı şikayetleri görülmektedir. Hastalara koruyucu tedavi olanakları sunulmadığı veya
tedavide gecikme olduğunda kafa içine, baş-boyun ve karın içine hayati kanamalar olabilir.
Hemofili Tanı Yöntemleri Nelerdir?
Öncelikle PT (Protrombin Zamanı) ve aPTT (Aktive Parsiyel Tromboplastin Zamanı) testlerine bakılır.
Bunlardan aPTT testi Hemofili A, B ve C de yüksek bulunur. Sonrasında Faktör VIII, Faktör IX ve
Faktör XI aktiviteleri ölçülür. Faktör düzeylerine göre hastalık hafif, orta ve ağır olarak tanımlanır.
Hastaların genetik analizleri yapılarak hangi mutasyon olduğu saptanır ve kesin tanı netleşir.
Hemofili Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Hemofili tedavisinde Eksik olan faktörün yerine konmasıdır. Kanamanın önlenmesi amaçlanmaktadır.
Her hastaya Hastalık Tipini, Hastalık derecesini, Faktör inhibitör düzeyini gösteren bir kimlik
verilmektedir.
Hastaya Plazma kaynaklı veya rekombinant faktör uygulamaları yapılmaktadır. Belli süre sonra
faktörlere karşı inhibitör denen antikorlar oluşmaktadır. Belli aralıklar ile hastanın inhibitör düzeyini
kontrol etmek gerekir.
Gen Tedavisi Umut Vadediyor
Son yıllarda hemofili tedavisinde GEN TEDAVİSİ uygulamaları önemli bir gelişme olarak öne
çıkmaktadır. Bu nedenle tüm hastaların ayrıntılı GENETİK TESTLERİNİN yapılması büyük önem
taşımaktadır.
AGTC olarak ne yapıyoruz ?
Kanamaya yatkınlığı olan bireyler merkezimize baş vurduğunda ;
Ayrıntılı aile öyküsü alınır
Fiziki muayenesi yapılır
Kan alımı yapılarak PT, aPTT testleri ve faktör düzeyleri değerlendirilir
Gerekli durumlar genetik analiz olarak KAN KOAGÜLASYON PANELİ ne bakılır ve tanı netleşir.
Sağlıklı Günler dilerim…
17 Nisan 2025
PROF. DR. DURAN CANATAN
(Çocuk, Kan ve Genetik Hastalıkları Uzmanı)
Hemen Bilgi Alın!